Sayfalar

8 Mayıs 2011 Pazar

o sabah

bu sabah yine o kahvaltı salonuna uğradım. peynir domatesli ve illâ boyozlu bir izmir sabahı işte... canını albızlar alası televizyon yine açık ve hep beraber, sınıflarına hidayet türkoğlu misafir gelmiş ortaokul öğrencileri gibi, başımız yukarıda, haberlere bakıyoruz. evet bakıyoruz..elbette güne bakanlar gibi değil... neyse...

fox tv' de bir haber.

"babanın ihmali yüzünden bir çocuk, ikiz kardeşini vurdu babasının silahıyla."

kafamda bir hayal.

"bu haberi alan halk, yeryüzünden bütün silahları kaldırdı ve o tarihten sonra kimse kimseyi silahla vurmadı. ikiz kardeşlerin heykelleri, tüm dünyada silahsızlanmanın bir sembolü olarak yerini aldı."

Peeeh..."çay alayım canım, şekersiz.." devam ediyor haberler, canını albızlar alası televizyonda..

"kadın cinayetleri durmak bilmiyor"...

bu ne diyorum, fok katliamı gibi.. kadın cinayeti de nedir? yabancılaşıvermişim birden. bitki çayı çeşidi gibi cinayet mi olur...

cinayetin kadını, erkeği, fidanı, bebeği, yaşlısı, cenini olur mu?..

"işteee bir kadın cinayeti daha; boşandığı karısını öldürdü, tutuklandı ve 'pişmanım' dedi"

önümde 3 kişi oturuyor.

(üç yazmayı biliyorum ama saygımı yitiriyorum ben bazen böyle zamanlarda. evet bazıları üç kişidir, bazıları 3 kişidir çünkü. bir insanın gözüne günlerce bakabilirim ama bazen bir kalabalığın düzinesine tahammül edemiyorum. kalabalık sevme yaşımı geçtim mi nedir?)

evet önümde 3 kişi oturuyor. diyor ki 3'ün 1'i;

"ulen ne güzel boşanmışın gurtulmuşun.. daha ne öldürüyon garıyı?"

diyor ki 3'ün diğer 1'i;
"ben daha hiç vurmadım benimkine"

bunları dinlerken çay içmek bana utanç veriyor. hemen kalkıyorum.

3,5 lira hesap.. üçbuçuk atıyorum .. kaçıyorum... meşrulaşanın ne olduğunu düşündükçe çaydan maydan soğuyorum..

bir şey yapmalı...

işte facebook (blog da olurmuş) burada yardımıma koşuyor...yazıyorum ve dünyanın bütün sorunlarını çözüyorum işte...

artık ben de normal 1 kişiyim ... gelsin çaylar..

(nisan 2011)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder